Yeni Başkan Hayrettin Çiçen Oldu

ISPARTA 22.11.2021 - 11:31, Güncelleme: 22.11.2021 - 11:31
 

Yeni Başkan Hayrettin Çiçen Oldu

Türk Sağlık Sen Isparta Şubesi 7. Olağan Genel Kurulunu Pazar günü Isparta Öğretmenevinde gerçekleştirdi. 2 adayın yarıştığı genel kurulda Hayrettin Çiçen 76 oy alarak yeni başkan seçildi.
Türk Sağlık Sen Isparta Şubesi 7. Olağan Genel Kurulunu Pazar günü Isparta Öğretmenevinde gerçekleştirdi. 2 adayın yarıştığı genel kurulda Hayrettin Çiçen 76 oy alarak yeni başkan seçildi. Türk Sağlık Sen 7. Olağan Genel Kurulunu yaptı. Mevcut başkan Mümtaz Kamil Durak’ın aday olmadığı genel kuruluda, Özlem Çapkunoğlu ve Hayrettin Çiçen’in listeleri yarıştı. Gerçekleştirilen genel kurulda Özlem Çapkunoğlu 21 oy, Hayrettin Çiçen ise 76 oy aldı. Türk Sağlık Sen Isparta Şube Başkanlığına seçilen Hayrettin Çiçen yaptığı konuşmasında, “29 yıldır inancı ve ideali uğruna elini taşın altına koymaktan çekinmeyen, gözünü budaktan esirgemeyen, yüreğinde vatan aşkıyla hizmeti şiar edinen ve hak yolunda dosdoğru mücadele eden değerli üyelerimiz, temsilcilerimiz, delegelerimiz. Bizleri bu günümüzde yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 7. Olağan Genel Kurulumuza hoş geldiniz diyorum. 29 yıldır sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla verdiğimiz hak mücadelesinde, bir Genel Kurulumuzu daha gerçekleştirmenin gururu içindeyiz.  Geride bıraktığımız yıllarda, bu davaya hizmet edenleri şükranla anıyor, ebediyete göç etmiş tüm dava arkadaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Bizim ilkemiz önce ülkemiz şiarı ile başladığımız sendikacılık anlayışı ile, millet sevgisinden, vatan sevdasından ve hizmet aşkından bir an dahi ödün vermedik. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden, kamu görevlilerimizin haklarının korunup geliştirilmesi, daha iyiye, daha güzele ulaştırılması emelimizden asla geri adım atmadık. Örgütlenmenin yasak olduğu, 12 Eylül darbesinin izlerinin en derinden hissedildiği dönemde de, 28 Şubatta da, 15 Temmuz’da da “vatan ve millet sevdamızdır” diyerek meydanlardaydık. Allah’a şükürler olsun ki, Türkiye Kamu-Sen denince akla hep vatan, millet, hak ve mücadele geldi.  İhanetle adı anılmadı, bölücüyle yan yana durmadı. Bir kez olsun memuru satan, sarı sendika suçlamasına muhatap olmadı. Ne mutlu bizlere ki, hiçbir eylem ve söylemimizde milli ve manevi değerlerimizle ters düşmedik. Bağımsızlığın ve özgürlüğünün nişanesi olan şanlı ay yıldızlı al bayrağımızı logolarımızın tam ortasına işledik. Türkiye sevdamızı ekmek kavgamızın önüne koyduk. Çünkü biz vatan olmadan hiçbir şey olmayacağını bilenlerdeniz. Bu vesile ile bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’dan başlayıp, kanlarıyla bu topraklara Türk mührünü vuran bütün vatan evlatlarına; yok olmak üzereyken bu millete iman ve inanç yükleyerek adeta küllerinden yeniden doğmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına; vatanı, milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen tüm gazi ve şehitlerimize olan minnet duygularımı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Türkiye’de sendikacılık hareketini Türkiye Kamu-Sen öncesi ve sonrası olarak iki döneme ayırmak gerekiyor. Bizden önce iki tür sendikacılık akımı vardı: Birincisi sınıf sendikacılığına inanmakta; yapılan her işe muhalif, devlet karşıtı, milli değerlerimizle bağdaşmayan bir ideolojiye dayanmaktaydı. İkincisi ise iktidarlara ve işverene yakın olmanın nimetlerinden faydalanan, kişisel menfaatlerle yetinen, her koşulda işverene boyun eğen, çalışan kesimi kendisine araç edinerek varlığını sürdürmeyi amaçlayan sarı sendikacılık anlayışıydı.   Her iki akımın da çalışanlara, devlete ve millete katacak hiçbir değeri yoktu; olamazdı da… Bu anlayış içinde geride bıraktığımız 29 yılda; yarım milyona yaklaşan büyük bir kitlenin aile sıcaklığı içinde bütünleştiği bu yuvada, ortak amaç ve sevginin ortaya çıkardığı sinerji ile memurlarımızın hak ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi için faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu doğrultuda ülkemizin bölünmez bütünlüğü, çocuklarımızın geleceği; ülkemiz insanının ve kamu çalışanlarının ezilmişliğine son vermek, hakkı, hukuku ve ücret adaletini sağlamak için mücadele ediyoruz. Bütün amacımız refah ücretini elde etmiş, geleceğe umutla ve güvenle bakan bir kamu çalışanı; birlik, bütünlük ve kardeşlik içinde yaşayan, huzurlu bir topluma kavuşmaktır. Emekle, alın teriyle, çileyle harmanlanmış ve bugün yüzü Türk memuruna dönük, hedefi aydınlık bir gelecek olan bir sevda ateşine dönüşmüştür. Atalarımız, “Doğru duvar yıkılmaz” demiş. Kuruluşumuzdan beri teslim olmadan, satmadan, satılmadan, yanlışa “Doğru” demeden, dik duruşun, doğrunun ve haklının yanında olmanın sembolü olarak, dosdoğru bir duvar gibi ayaktayız, yıkılmadık, yıkılmayacağız.  Bizim bu onurlu duruşumuz, kutlu yürüyüşümüz yöneticisi için de üyesi için de bir şeref vesilesidir. Bu kutlu yürüyüşümüz; Devletimiz ve milletimiz üzerinde farklı projeler uygulama arzusunda olanlarca manipüle edilerek sekteye uğratılmaya çalışılıyor. Ama bizim mücadelemiz, son damla tere kadar verilen bir mücadeledir. Milletimizin birliğini bozmak, ülkemizi bölerek, yeni yüzyılda diledikleri bir dünya düzeni oluşturmak amacıyla, varlığımıza karşı düşmanlık besleyen, yıllardır milletimize karşı işbirlikçileri yoluyla yürüttükleri savaşı, bugün açık bir şekilde ortaya koyan iç ve dış mihraklara; Namlusunu millete çeviren, anayasa ile kurulmuş devlet düzenimizi, demokratik nizamımızı bozup, seçimle işbaşına gelmiş iktidarı silahla indirmeye cüret eden kanı bozuk hainlere; Ülkemizdeki adalet, hakkaniyet, liyakat ve kariyer ilkelerini yerle bir ederek kamu kurum ve kuruluşlarında yuvalanarak ne idüğü belirsiz bir yapılanmaya gitme sevdasında koşan bir kısım kendini bilmezlere; Gelip geçici menfaatler, mevki ve makamlar uğruna kuruluş ve var oluş gayelerini hiçe sayarak kamu görevlilerine ihanet eden, haksızlıklara göz yuman, bilerek veya bilmeyerek şu saydığım mihraklara çanak tutan, onlara kol kanat gerenlere alsa fırsat vermeyeceğiz. Buradan bir kere daha ilan ediyoruz ki, kim Türk milletine, Türk Devletine, Türk memuruna, kurulu nizama, adalete, hakkaniyete ve liyakate düşmansa, bizlerin de can düşmanıdır. FETÖ gibi şer örgütlerinin içimize saçtığı nifak tohumları, liyakat, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde ortaya konulacak uygulamalarla bağrımızdan sökülüp atılmalıdır. Bu kucaklaşma; katıksız bir toplumsal birliktelik, kayıtsız şartsız bir kardeşlikle taçlanmalıdır. Her şart altında doğruları söylemek ve hakkı hâkim kılmanın mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Adam kayırma, şantaj ve şahsi menfaatle beslenen; her sözü yalan ve riya kokan bir kısım çevrelerin de karşısında mücadelemiz aralıksız sürecektir. Bu yuva hiçbir zaman kula kulluk edenlerin yuvası olmadı; Hiçbir üyemiz Allah’tan başkasına kulluğa da talip olmadı. Buna herkes şahittir. Bu nedenle alnımız ak, başımız dik; gururluyuz… Çileye de cefaya da talip olduk. Ama doğru bildiklerimizden şaşmadık. İşte bu nedenledir ki, ben de ulvi amaçların hamisi, bir sendikanın ötesi, bir sivil toplum kuruluşunun fazlası, bir aydınlanma hareketi, milli ve manevi değerlerimizin kalesi, memurlarımızın tek dayanak noktası olan Türk Sağlık Sen’in bir neferi olmaktan şeref duyuyorum.  Bu şeref ve gururu bize yaşatan Türk Sağlık Sen’i geleceğe taşımak da bizim sorumluluğumuzdur. Bu teşkilata borcumuzdur. Kuruluş ilkelerimizin gösterdiği yolda, teşkilat bilinci ve dava şuuruyla ülkemizin her köşesinde uyum içinde çalışacak, her şeyi bir ekip ruhu içerisinde gerçekleştireceğiz. İçimizdeki dostluk bağlarını daha da güçlendirecek, saygı, sevgi ve arkadaşlığı geliştireceğiz. Çatışan değil çalışan, üreten, hak eden ve hak ettiğini mutlaka alan sendikal anlayış ilkemizden sapmayacağız. Sen, ben yok, biz varız. Türk Sağlık Sen var. Sonucu ne olursa olsun bundan kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Basiretsizlerin, etkisizlerin eline bir şekilde geçirdiği yetkiyi Allah’ın izni ile alıp yeniden layık olduğu yere getireceğiz. Birlikteliğimize halel getirecek, bizleri tartışma ortamına çekecek işlere asla müsaade etmeyeceğiz. Kurulan kirli tezgâhlara ve sendikamıza düşmanlık besleyenlere karşı birlik ve beraberliğimizi, sarsılmaz gücümüzü bir kez daha göstereceğiz. İçimizde sönmez bir kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağı olan millet aşkıyla mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz, ayrıştırmayı değil, birleştirmeyi, küçültmeyi değil büyütmeyi istiyoruz. Geçmişe takılıp kalmak, yapılanları ne yok saymak ne de yeterli görmek gibi bir lüksümüz yoktur. Biz, inanç ve yürekle yetkinin yeniden emin ellere geçmesini, hizmet kollarında sendikalarımızın, genelde de Türkiye Kamu-Sen’in yeniden yetkili olmasını istiyoruz.  Bunun için de sarsılmaz bir birlik halinde el ele vererek, gece gündüz demeden çalışacağız” dedi.   Türk Sağlık Sen Şube Başkanlığına seçilen Hayrettin Çiçen’in listesinde şu isimler yer aldı; Şube Başkanı; Hayrettin Çiçen, Şube Başkan Yardımcısı (İdari); Birol Kırmızı, Şube Başkan Yardımcısı (Mali); Ayşe Çelik, Şube Başkan Yardımcısı (Teşkilat); Ramazan Çöllü, Şube Başkan Yardımcısı (Eğitim); Turgay Doğan, Şube Başkan Yardımcısı (Mevzuat); İlker Özdoğan, Şube Başkan Yardımcısı (Sosyal İşler); Birol Ulusoy.  
Türk Sağlık Sen Isparta Şubesi 7. Olağan Genel Kurulunu Pazar günü Isparta Öğretmenevinde gerçekleştirdi. 2 adayın yarıştığı genel kurulda Hayrettin Çiçen 76 oy alarak yeni başkan seçildi.

Türk Sağlık Sen Isparta Şubesi 7. Olağan Genel Kurulunu Pazar günü Isparta Öğretmenevinde gerçekleştirdi. 2 adayın yarıştığı genel kurulda Hayrettin Çiçen 76 oy alarak yeni başkan seçildi.

Türk Sağlık Sen 7. Olağan Genel Kurulunu yaptı. Mevcut başkan Mümtaz Kamil Durak’ın aday olmadığı genel kuruluda, Özlem Çapkunoğlu ve Hayrettin Çiçen’in listeleri yarıştı. Gerçekleştirilen genel kurulda Özlem Çapkunoğlu 21 oy, Hayrettin Çiçen ise 76 oy aldı.

Türk Sağlık Sen Isparta Şube Başkanlığına seçilen Hayrettin Çiçen yaptığı konuşmasında, “29 yıldır inancı ve ideali uğruna elini taşın altına koymaktan çekinmeyen, gözünü budaktan esirgemeyen, yüreğinde vatan aşkıyla hizmeti şiar edinen ve hak yolunda dosdoğru mücadele eden değerli üyelerimiz, temsilcilerimiz, delegelerimiz. Bizleri bu günümüzde yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

7. Olağan Genel Kurulumuza hoş geldiniz diyorum. 29 yıldır sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla verdiğimiz hak mücadelesinde, bir Genel Kurulumuzu daha gerçekleştirmenin gururu içindeyiz.  Geride bıraktığımız yıllarda, bu davaya hizmet edenleri şükranla anıyor, ebediyete göç etmiş tüm dava arkadaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum.

Bizim ilkemiz önce ülkemiz şiarı ile başladığımız sendikacılık anlayışı ile, millet sevgisinden, vatan sevdasından ve hizmet aşkından bir an dahi ödün vermedik. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden, kamu görevlilerimizin haklarının korunup geliştirilmesi, daha iyiye, daha güzele ulaştırılması emelimizden asla geri adım atmadık.

Örgütlenmenin yasak olduğu, 12 Eylül darbesinin izlerinin en derinden hissedildiği dönemde de, 28 Şubatta da, 15 Temmuz’da da “vatan ve millet sevdamızdır” diyerek meydanlardaydık. Allah’a şükürler olsun ki, Türkiye Kamu-Sen denince akla hep vatan, millet, hak ve mücadele geldi.  İhanetle adı anılmadı, bölücüyle yan yana durmadı. Bir kez olsun memuru satan, sarı sendika suçlamasına muhatap olmadı.

Ne mutlu bizlere ki, hiçbir eylem ve söylemimizde milli ve manevi değerlerimizle ters düşmedik. Bağımsızlığın ve özgürlüğünün nişanesi olan şanlı ay yıldızlı al bayrağımızı logolarımızın tam ortasına işledik. Türkiye sevdamızı ekmek kavgamızın önüne koyduk. Çünkü biz vatan olmadan hiçbir şey olmayacağını bilenlerdeniz.

Bu vesile ile bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’dan başlayıp, kanlarıyla bu topraklara Türk mührünü vuran bütün vatan evlatlarına; yok olmak üzereyken bu millete iman ve inanç yükleyerek adeta küllerinden yeniden doğmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına; vatanı, milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen tüm gazi ve şehitlerimize olan minnet duygularımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Türkiye’de sendikacılık hareketini Türkiye Kamu-Sen öncesi ve sonrası olarak iki döneme ayırmak gerekiyor. Bizden önce iki tür sendikacılık akımı vardı: Birincisi sınıf sendikacılığına inanmakta; yapılan her işe muhalif, devlet karşıtı, milli değerlerimizle bağdaşmayan bir ideolojiye dayanmaktaydı.

İkincisi ise iktidarlara ve işverene yakın olmanın nimetlerinden faydalanan, kişisel menfaatlerle yetinen, her koşulda işverene boyun eğen, çalışan kesimi kendisine araç edinerek varlığını sürdürmeyi amaçlayan sarı sendikacılık anlayışıydı.   Her iki akımın da çalışanlara, devlete ve millete katacak hiçbir değeri yoktu; olamazdı da…

Bu anlayış içinde geride bıraktığımız 29 yılda; yarım milyona yaklaşan büyük bir kitlenin aile sıcaklığı içinde bütünleştiği bu yuvada, ortak amaç ve sevginin ortaya çıkardığı sinerji ile memurlarımızın hak ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi için faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu doğrultuda ülkemizin bölünmez bütünlüğü, çocuklarımızın geleceği; ülkemiz insanının ve kamu çalışanlarının ezilmişliğine son vermek, hakkı, hukuku ve ücret adaletini sağlamak için mücadele ediyoruz. Bütün amacımız refah ücretini elde etmiş, geleceğe umutla ve güvenle bakan bir kamu çalışanı; birlik, bütünlük ve kardeşlik içinde yaşayan, huzurlu bir topluma kavuşmaktır.

Emekle, alın teriyle, çileyle harmanlanmış ve bugün yüzü Türk memuruna dönük, hedefi aydınlık bir gelecek olan bir sevda ateşine dönüşmüştür. Atalarımız, “Doğru duvar yıkılmaz” demiş. Kuruluşumuzdan beri teslim olmadan, satmadan, satılmadan, yanlışa “Doğru” demeden, dik duruşun, doğrunun ve haklının yanında olmanın sembolü olarak, dosdoğru bir duvar gibi ayaktayız, yıkılmadık, yıkılmayacağız.  Bizim bu onurlu duruşumuz, kutlu yürüyüşümüz yöneticisi için de üyesi için de bir şeref vesilesidir.

Bu kutlu yürüyüşümüz; Devletimiz ve milletimiz üzerinde farklı projeler uygulama arzusunda olanlarca manipüle edilerek sekteye uğratılmaya çalışılıyor. Ama bizim mücadelemiz, son damla tere kadar verilen bir mücadeledir.

Milletimizin birliğini bozmak, ülkemizi bölerek, yeni yüzyılda diledikleri bir dünya düzeni oluşturmak amacıyla, varlığımıza karşı düşmanlık besleyen, yıllardır milletimize karşı işbirlikçileri yoluyla yürüttükleri savaşı, bugün açık bir şekilde ortaya koyan iç ve dış mihraklara;

Namlusunu millete çeviren, anayasa ile kurulmuş devlet düzenimizi, demokratik nizamımızı bozup, seçimle işbaşına gelmiş iktidarı silahla indirmeye cüret eden kanı bozuk hainlere;

Ülkemizdeki adalet, hakkaniyet, liyakat ve kariyer ilkelerini yerle bir ederek kamu kurum ve kuruluşlarında yuvalanarak ne idüğü belirsiz bir yapılanmaya gitme sevdasında koşan bir kısım kendini bilmezlere;

Gelip geçici menfaatler, mevki ve makamlar uğruna kuruluş ve var oluş gayelerini hiçe sayarak kamu görevlilerine ihanet eden, haksızlıklara göz yuman, bilerek veya bilmeyerek şu saydığım mihraklara çanak tutan, onlara kol kanat gerenlere alsa fırsat vermeyeceğiz.

Buradan bir kere daha ilan ediyoruz ki, kim Türk milletine, Türk Devletine, Türk memuruna, kurulu nizama, adalete, hakkaniyete ve liyakate düşmansa, bizlerin de can düşmanıdır.

FETÖ gibi şer örgütlerinin içimize saçtığı nifak tohumları, liyakat, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde ortaya konulacak uygulamalarla bağrımızdan sökülüp atılmalıdır. Bu kucaklaşma; katıksız bir toplumsal birliktelik, kayıtsız şartsız bir kardeşlikle taçlanmalıdır. Her şart altında doğruları söylemek ve hakkı hâkim kılmanın mücadelesini vermeye devam edeceğiz.

Adam kayırma, şantaj ve şahsi menfaatle beslenen; her sözü yalan ve riya kokan bir kısım çevrelerin de karşısında mücadelemiz aralıksız sürecektir.

Bu yuva hiçbir zaman kula kulluk edenlerin yuvası olmadı; Hiçbir üyemiz Allah’tan başkasına kulluğa da talip olmadı. Buna herkes şahittir. Bu nedenle alnımız ak, başımız dik; gururluyuz… Çileye de cefaya da talip olduk. Ama doğru bildiklerimizden şaşmadık. İşte bu nedenledir ki, ben de ulvi amaçların hamisi, bir sendikanın ötesi, bir sivil toplum kuruluşunun fazlası, bir aydınlanma hareketi, milli ve manevi değerlerimizin kalesi, memurlarımızın tek dayanak noktası olan Türk Sağlık Sen’in bir neferi olmaktan şeref duyuyorum.  Bu şeref ve gururu bize yaşatan Türk Sağlık Sen’i geleceğe taşımak da bizim sorumluluğumuzdur. Bu teşkilata borcumuzdur.

Kuruluş ilkelerimizin gösterdiği yolda, teşkilat bilinci ve dava şuuruyla ülkemizin her köşesinde uyum içinde çalışacak, her şeyi bir ekip ruhu içerisinde gerçekleştireceğiz. İçimizdeki dostluk bağlarını daha da güçlendirecek, saygı, sevgi ve arkadaşlığı geliştireceğiz. Çatışan değil çalışan, üreten, hak eden ve hak ettiğini mutlaka alan sendikal anlayış ilkemizden sapmayacağız. Sen, ben yok, biz varız. Türk Sağlık Sen var. Sonucu ne olursa olsun bundan kesinlikle taviz vermeyeceğiz.

Basiretsizlerin, etkisizlerin eline bir şekilde geçirdiği yetkiyi Allah’ın izni ile alıp yeniden layık olduğu yere getireceğiz. Birlikteliğimize halel getirecek, bizleri tartışma ortamına çekecek işlere asla müsaade etmeyeceğiz. Kurulan kirli tezgâhlara ve sendikamıza düşmanlık besleyenlere karşı birlik ve beraberliğimizi, sarsılmaz gücümüzü bir kez daha göstereceğiz. İçimizde sönmez bir kuvvet, dayanıklılık ve ateş kaynağı olan millet aşkıyla mücadelemizi sürdüreceğiz.

Biz, ayrıştırmayı değil, birleştirmeyi, küçültmeyi değil büyütmeyi istiyoruz.

Geçmişe takılıp kalmak, yapılanları ne yok saymak ne de yeterli görmek gibi bir lüksümüz yoktur. Biz, inanç ve yürekle yetkinin yeniden emin ellere geçmesini, hizmet kollarında sendikalarımızın, genelde de Türkiye Kamu-Sen’in yeniden yetkili olmasını istiyoruz.  Bunun için de sarsılmaz bir birlik halinde el ele vererek, gece gündüz demeden çalışacağız” dedi.

 

Türk Sağlık Sen Şube Başkanlığına seçilen Hayrettin Çiçen’in listesinde şu isimler yer aldı;

Şube Başkanı; Hayrettin Çiçen,

Şube Başkan Yardımcısı (İdari); Birol Kırmızı,

Şube Başkan Yardımcısı (Mali); Ayşe Çelik,

Şube Başkan Yardımcısı (Teşkilat); Ramazan Çöllü,

Şube Başkan Yardımcısı (Eğitim); Turgay Doğan,

Şube Başkan Yardımcısı (Mevzuat); İlker Özdoğan,

Şube Başkan Yardımcısı (Sosyal İşler); Birol Ulusoy.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.