'Hükümet, yalan hükümeti olmuş'

SİYASET 07.04.2022 - 13:26, Güncelleme: 07.04.2022 - 13:26
 

'Hükümet, yalan hükümeti olmuş'

'Hükümet, yalan hükümeti olmuş'
TBMM Genel Kurulu’nda Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve KDV Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da söz alan Cesur, şunları söyledi: ÖZEL HASTANELERE VERGİDE İNDİRİM HEKİMLERE DE YENİ BİR BİNDİRİM "Son torbada ikinci maddeden hekimler çıktı yine. Sözleşmeli hekimlerin gelirlerini serbest meslek geliri olarak vergilendirilmesini teklif ediyorsunuz. Özel hastanelerin menfaatini koruyan bir düzeni kanuni güvence altına alıyorsunuz aslında. Sağlık Bakanımız özel hastane işletmecisi. Olabilir. Diyebilir ki işte ‘bunu yapacağım.’ Çıkıp da bunu hekimler üzerinden hekimlere bir iyilik yapıyormuş gibi göstermenizi anlamıyoruz. Çıkın ‘özel hastane sahipleri de vatan evladı onlar için bir düzenleme yapıyoruz’ deyin. Doğrusu bu. Özel hastanelere vergide indirim hekimlere de yeni bir bindirim demek aslında bu. Asıl sorunları duruyor hekimlerin. Siz elbise yok düğme seçmeye başlamışsınız. Düğme dikiyorsunuz. Geçim derdine düşürdünüz sağlık çalışanlarının tümünü. Kaçıyorlar ülkeden. Birinci en önemli nokta bu hekimlerle alakalı. 'GÜVENİN SÖKÜĞÜ DİKİŞ TUTMAZ' Geçim derdi demişken vatandaşın derdi geçim sizinki seçim. Geçen hafta bir kanun geçirdiniz. Bu aslında Cumhuriyet tarihimiz boyunca demokrasi adı altında demokrasiye vurulan neşterler serisinde en önde yer alacak yasalardan bir tanesidir. Ve şöyle oluyor; siz bedeniniz küçüldükçe kendinize uygun hale getiriyorsunuz kanunları. Ama terziler çok iyi bilir. Yamalı kumaş dikiş tutmaz. Ve güvenin söküğü dikiş tutmaz. 'HÜKÜMET, YALAN HÜKÜMETİ OLMUŞ' Nerden mi biliyorum. Geçen hafta Ümraniye’deydik. Bir koca ana cadde, cumartesi günü çalışıyoruz, esnaf gezdik. Terk edilmiş gibiydi. İn yok cin yok sokaklarda. Dükkanların ışıkları kapatılmış, ampuller söndürülmüş. Isıtıcılar kapatılmış, esnaf karanlıkta oturuyor. Ve elektriğe, doğalgaza, mazota, gıdaya suya ne varsa gelen zamlarla beli bükülmüş, tükenmiş artık adeta esnaf. Umutsuz, yüzler asık. Ve bir dükkâna girdik iki çocuklu bir kadın esnaf, üst üste kat kat giymişler. Paltolar üstlerinde, ışıklar kapalı. Dedim ki ‘ne yapıyorsunuz?’ ‘Valla çocuklar üşümesin diye, iki tane de çocuğu var, sürekli raflardan malzeme götürtüp getirtiyorum ki ısınlar’ dedi. Bir esnafa girdik, tabelayı sökmüş ‘1 liram yok ki bu tabelaya vergi ödeyecek, borç batak’ dedi. Ümraniye’de oluyor bu. Çok güçlü oy aldığınız bir semtten bahsediyorum. Ve sanki yanmış yıkılmış savaş sonrası gibiydi ortam. Öyle bir sessizlik ve yüzlerde asık. Çünkü akşam olmuş bir kuruş girmemiş esnafın cebine. Dağ olmuş dertler, dinledik dinledik geliyorum da oradan biliyorum. Ne diyordu 3 dükkândan 2’si biliyor musunuz? Ben hiç sormadığım halde, kime oy vereceksiniz, oy konuşmadığım halde. “İktidara oy verdim ama bize yalan söylemişler vekilim” diyordu. Ve hükümet, yalan hükümeti olmuş. 'BU HÜKÜMET ARTIK BİR DOLAN HÜKÜMETİDİR' Bir başka örnek. Geçtiğimiz günlerde Şarkikaraağaç’ımızın Kıyakdede köyündeydim. Kadınlarımızla bir evde oturduk, kadınlar çok dertli. Günlük yevmiyeden sezonda çilekten para kazanıyorlar. Ceplerine ayda ortalama 700-800 lira falan kalıyor. Eşleri ancak Beyşehir’de saz kesmeye gidiyorlar eğer bulurlarsa o da ‘pek yok’ diyorlar. Alsa da oradan ne olacak, o da o kadar alsa 1000-1500 (lira) geçecek eline, geçinmek imkânsız hale gelmiş. Ama dediler ki bizi boş ver, sen şunlara yardım et. ‘Kim onlar’ dedim. Bir kadın kardeşim. Genç bir kadın, ‘benim evi görmeniz lazım, burada anlatamam’ dedi. Kalktık evine gittik. Ve bir merdivenin altında çamurlar içerisinde gidene kadar dizlerimize kadar çamura bulanarak gittik. Bir merdivenin altında iki oda çıkarmışlar, sular, çamurlar içeride. Rutubetin içerisinde son derece sağlıksız şartlarda bir tarafını mutfak yapmış. Buzdolabı, ocak var ama tımtıkır her şey ve orada yaşamaya çalışıyor bir tane çocuğuyla. Ve dedi ki, ‘siz çare bulursunuz belki, devlet yok mu artık’ dedi bana. Kocası da dedi ki; ‘çamurlandı üstün başın vekilim ama biz buraya getirdik seni dolan oldu bizim halimiz’ dedi. Dolan nedir biliyor musunuz? Dolan, ‘asılsız, uydurma’ demek. Yani bu hükümet artık bir dolan hükümetidir.   'HÜKÜMET GÖRÜLÜYOR Kİ ARTIK YALAN, DOLAN, TALAN HÜKÜMETİ OLMUŞ' Ve son olarak, Cumartesi günü Milas’taydık. Zeytinlik alanlarda maden aramanın önünü açan Maden Yönetmeliği Değişikliğinin ardından, Akbelen Ormanında zeytin ağaçlarını söküldü biliyorsunuz. Onlara desteğe gitmiştik…Diyorlar ki orada İkizköylü’ler; ‘geçmişimizi, geleceğimizi, zeytinlerimizi söktürmeyeceğiz ve ranta kurban ettirmeyeceğiz, zeytinimizi de topraklarımızı da talan ettirmeyeceğiz. Evet, bu hükümet artık bir talan hükümetidir. Cek cak hükümeti olmaktan çıkmış hükümet görülüyor ki artık yalan, dolan, talan hükümeti olmuş”  
'Hükümet, yalan hükümeti olmuş'

TBMM Genel Kurulu’nda Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve KDV Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da söz alan Cesur, şunları söyledi:

ÖZEL HASTANELERE VERGİDE İNDİRİM HEKİMLERE DE YENİ BİR BİNDİRİM

"Son torbada ikinci maddeden hekimler çıktı yine. Sözleşmeli hekimlerin gelirlerini serbest meslek geliri olarak vergilendirilmesini teklif ediyorsunuz. Özel hastanelerin menfaatini koruyan bir düzeni kanuni güvence altına alıyorsunuz aslında. Sağlık Bakanımız özel hastane işletmecisi. Olabilir. Diyebilir ki işte ‘bunu yapacağım.’ Çıkıp da bunu hekimler üzerinden hekimlere bir iyilik yapıyormuş gibi göstermenizi anlamıyoruz. Çıkın ‘özel hastane sahipleri de vatan evladı onlar için bir düzenleme yapıyoruz’ deyin. Doğrusu bu. Özel hastanelere vergide indirim hekimlere de yeni bir bindirim demek aslında bu. Asıl sorunları duruyor hekimlerin. Siz elbise yok düğme seçmeye başlamışsınız. Düğme dikiyorsunuz. Geçim derdine düşürdünüz sağlık çalışanlarının tümünü. Kaçıyorlar ülkeden. Birinci en önemli nokta bu hekimlerle alakalı.

'GÜVENİN SÖKÜĞÜ DİKİŞ TUTMAZ'

Geçim derdi demişken vatandaşın derdi geçim sizinki seçim. Geçen hafta bir kanun geçirdiniz. Bu aslında Cumhuriyet tarihimiz boyunca demokrasi adı altında demokrasiye vurulan neşterler serisinde en önde yer alacak yasalardan bir tanesidir. Ve şöyle oluyor; siz bedeniniz küçüldükçe kendinize uygun hale getiriyorsunuz kanunları. Ama terziler çok iyi bilir. Yamalı kumaş dikiş tutmaz. Ve güvenin söküğü dikiş tutmaz.

'HÜKÜMET, YALAN HÜKÜMETİ OLMUŞ'

Nerden mi biliyorum. Geçen hafta Ümraniye’deydik. Bir koca ana cadde, cumartesi günü çalışıyoruz, esnaf gezdik. Terk edilmiş gibiydi. İn yok cin yok sokaklarda. Dükkanların ışıkları kapatılmış, ampuller söndürülmüş. Isıtıcılar kapatılmış, esnaf karanlıkta oturuyor. Ve elektriğe, doğalgaza, mazota, gıdaya suya ne varsa gelen zamlarla beli bükülmüş, tükenmiş artık adeta esnaf. Umutsuz, yüzler asık. Ve bir dükkâna girdik iki çocuklu bir kadın esnaf, üst üste kat kat giymişler. Paltolar üstlerinde, ışıklar kapalı. Dedim ki ‘ne yapıyorsunuz?’ ‘Valla çocuklar üşümesin diye, iki tane de çocuğu var, sürekli raflardan malzeme götürtüp getirtiyorum ki ısınlar’ dedi. Bir esnafa girdik, tabelayı sökmüş ‘1 liram yok ki bu tabelaya vergi ödeyecek, borç batak’ dedi. Ümraniye’de oluyor bu. Çok güçlü oy aldığınız bir semtten bahsediyorum. Ve sanki yanmış yıkılmış savaş sonrası gibiydi ortam. Öyle bir sessizlik ve yüzlerde asık. Çünkü akşam olmuş bir kuruş girmemiş esnafın cebine. Dağ olmuş dertler, dinledik dinledik geliyorum da oradan biliyorum. Ne diyordu 3 dükkândan 2’si biliyor musunuz? Ben hiç sormadığım halde, kime oy vereceksiniz, oy konuşmadığım halde. “İktidara oy verdim ama bize yalan söylemişler vekilim” diyordu. Ve hükümet, yalan hükümeti olmuş.

'BU HÜKÜMET ARTIK BİR DOLAN HÜKÜMETİDİR'

Bir başka örnek. Geçtiğimiz günlerde Şarkikaraağaç’ımızın Kıyakdede köyündeydim. Kadınlarımızla bir evde oturduk, kadınlar çok dertli. Günlük yevmiyeden sezonda çilekten para kazanıyorlar. Ceplerine ayda ortalama 700-800 lira falan kalıyor. Eşleri ancak Beyşehir’de saz kesmeye gidiyorlar eğer bulurlarsa o da ‘pek yok’ diyorlar. Alsa da oradan ne olacak, o da o kadar alsa 1000-1500 (lira) geçecek eline, geçinmek imkânsız hale gelmiş. Ama dediler ki bizi boş ver, sen şunlara yardım et. ‘Kim onlar’ dedim. Bir kadın kardeşim. Genç bir kadın, ‘benim evi görmeniz lazım, burada anlatamam’ dedi. Kalktık evine gittik. Ve bir merdivenin altında çamurlar içerisinde gidene kadar dizlerimize kadar çamura bulanarak gittik. Bir merdivenin altında iki oda çıkarmışlar, sular, çamurlar içeride. Rutubetin içerisinde son derece sağlıksız şartlarda bir tarafını mutfak yapmış. Buzdolabı, ocak var ama tımtıkır her şey ve orada yaşamaya çalışıyor bir tane çocuğuyla. Ve dedi ki, ‘siz çare bulursunuz belki, devlet yok mu artık’ dedi bana. Kocası da dedi ki; ‘çamurlandı üstün başın vekilim ama biz buraya getirdik seni dolan oldu bizim halimiz’ dedi. Dolan nedir biliyor musunuz? Dolan, ‘asılsız, uydurma’ demek. Yani bu hükümet artık bir dolan hükümetidir.

 

'HÜKÜMET GÖRÜLÜYOR Kİ ARTIK YALAN, DOLAN, TALAN HÜKÜMETİ OLMUŞ'

Ve son olarak, Cumartesi günü Milas’taydık. Zeytinlik alanlarda maden aramanın önünü açan Maden Yönetmeliği Değişikliğinin ardından, Akbelen Ormanında zeytin ağaçlarını söküldü biliyorsunuz. Onlara desteğe gitmiştik…Diyorlar ki orada İkizköylü’ler; ‘geçmişimizi, geleceğimizi, zeytinlerimizi söktürmeyeceğiz ve ranta kurban ettirmeyeceğiz, zeytinimizi de topraklarımızı da talan ettirmeyeceğiz. Evet, bu hükümet artık bir talan hükümetidir. Cek cak hükümeti olmaktan çıkmış hükümet görülüyor ki artık yalan, dolan, talan hükümeti olmuş”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.